Öğretmenlerin İzlemesi Gereken Bir Film, Enemy Film Analizi

0

Öğretmenlerin izlemesi gereken film, öğretmen filmi Enemy Filmini sizler için analiz ettik. Tarih öğretmeni olan gayet efendi sessiz sakin bir adam, bir gün öğretmenler odasında iken bir diğer öğretmen film önerisinde bulunur. Bu tavsiye sonrası evinde bu filmi izleyen kahramanımız filmi bir güzel bitirir ve bir ayrıntı dikkatini çeker. Filmde bir adam kendisine tıpatıp benzemektedir. Ertesi gün ve günlerde bu adamı nasıl bulacağının yollarını arar.

 

 

Enemy Film Detayları 

  • Bir filmi izleyip hemen anlamak istemiyorsanız bir buçuk saat gibi kısa sürede bunu gerçekleştirmeniz çok olası.
  • Denis Villeneuve’nin bizim yönetmenin yani “önceki filmleri(Incendies,Prisoners gibi) güzeldi bu filmi de güzeldir” diye bu işe girişiyorsanız bu yol doğru bir yol değil.
  • Gerilmek size mutluluk veriyorsa sırf gerim gerim gerilmek bir seçenek olabilir.
  • Mélanie Laurent’in güzelliğine hayranım “don’t worry i am fine ” filminde de çok sevmiştim zaten kendisini diyorsanız siz anlamasanız da pek kaybınız olmayacaktır.
  • Gözleriyle anlatmak deyiminden yola çıkan oyuncuları seyretmek de pekala bu filmi seyretme sebebi olabilir.
  • Dostoyevski’nin “Yeraltından Notlar” kitabındaki karaktere hak veriyorsanız çözümlemeleri de bu filmdeki karakterle bağdaştırabilirsiniz.
  • Bilinçaltının karanlık bölümünün esiri olan insanlar size sizi sizin de anlatamadığınız şekilde anlatsalar hoşunuza gider mi? Çekinerek evet dediğinizi duyar gibiyim.
  • Can Yücel’in “Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz. ” dizesi size mantıklı geliyorsa ve hakikaten öyle olmuşsa siz bir göz atsanız iyi olur.

 

Burası filmle ilgili akla takılan “ya neden neden” diyip kafayı yiyebilmeye kadar götürecek sorulara adanmıştır.Filmi seyretmeyenlerin okuması bir faciaya yol açabilir.

 

Geçmişini unutması gereken bir adam Tarih öğretmeni olmuş. Alın size drama. Oyuncu olmak istiyor bu adam ha evet biraz sekse de düşkün. Ama böyle sapkınlık derecesinde değil. Herkes kadar. Hikayeyi basite indirgeyince aslında çoğu insan bu benim hikayem diyebilir. Şimdi bir hikaye anlatacağım bakalım kendinizden bir parça bulacak mısınız?

 

  İstemediğiniz bir işiniz var sırf para getirsin diye yaptığınız. Ama böyle oyuncu ya da yazar olmak istiyorsunuz ya da zamanında futbolcu olmak istediniz. Ama yok öss ye gir öys ye gir diye elinizden topunuz alındı. Ya da suratlarını astılar en sevdikleriniz ,soru çözmüyorsunuz diye. Yani illa doktor , öğretmen , mühendis olmanız istendi. Çünkü toplum bu insanlara saygı duyuyordu. Sana da toplumun illa saygı duyması gerekiyordu. Bu saygıyı siz istemeseniz bile ananız babanız istiyordu. O yüzden siz de istemeliydiniz. Çok azımız isyan etmiştir böyle şeylere. Öyle olmuşlardır yazar,oyuncu ,balerin, dansçı vs. Kimilerini aileleri desteklemiştir. Onların bu filmle alakaları yok.

 

  Eee hadi tamam desek buraya kadar o zaman şu örümcek neyin nesi. Ha işte o bilinçaltının ördüğü ağı simgeliyor. Ruhu sarmalayan bir ağ. İstediğini yapamayınca kendisini hapishanede hissetmesi insanın. Havaya baktığında gökyüzünden çok engeller çarpıyor gözüne. Şöyle ağız tadıyla uzayan giden derin maviliğe bakamıyor. Aktör olmak isteyen adam da şiddetli özgürlük hastasıdır aksine.

 

  Kahramanımıza da annesi tarafında baskı yapıldığına şahitiz. “Saygı duyulan bir işin var işte ne bana benzeyen aynı tipten var diyip duruyorsun ,bırak şu üçüncü sınıf oyunculuk hayallerini” diyor ya hani. Bu adam da denilene uymuş harfiyen. Güzelcene bir tarih öğretmeni olmuş. Baya baya efendi de bir adam sessiz sakin. Oyunculuk hayallerini bırakmış. Evlenmiş. Eee evlenince çocuk da yapmalı.Onu da yapmış.Bunları yaptıktan sonra da kendine o denli uzaklaşmış ki karısını tanıyamacak hale gelmiş. Filmin başında annesi yeni daireden bahsediyor. Onu tutmuş ara ara oraya gidiyor. Bir de sevgili yapmış kendine. Her ne kadar kendinden uzaklaşsa da seks isteğini bilinçaltı bile engelleyemez.  

 

Öyle kuvvetli bir duygudur kendisi. Karısı ile beraberken aktör rolünde ,ondan uzakta efendi adam rolünde. Tam tersi olması gerekmiyor muydu diyeceksiniz. İşte tam olarak arada kalmak da böyle bir şey. Ne aktör olup mutlu bir hayat sürebiliyor. Ne istenilen adam olup eşine çocuğuna sahip çıkabiliyor.  

 

      Peki filmin o son sahnesi ne anlatmak istedi?

 

  Filmin diğer karakterinin yani şu piç olan kopya var ya aktör olan yani o kendinden şüphelenir bir hale geliyor. Bir erkeğin kıskançlık anlayışına az biraz atıf var sanki burada. Tamam ben bu kadınla evlenmedim eve de gitmiyorum ilgi de göstermiyorum. Ama kimse de dokunmasın o kadına o kadın da kimseye dokunmasın.   İşte bu anlayışla, madem böyle bir şey oldu o zaman ben de senin sevgilinle aynı şeyi yapacağım diyor. Efendi adamın içindeki pislikler gün ışığına çıkıyor. Tamam şimdi finale geliyorum. Koltuktaki o ağlama sahnesini hatırlıyor musunuz? Kazanın hemen ertesi sahneden bahsediyorum.

 

Kahramanımız işte en sevdiği iki karakteri öldürdü orada. O ağlamasın da kim ağlasın. Arada sırada takılacağı hesap sormayan bir sevgili ve oyuncu kendisi. Birden karısı duş alırken elinde anahtar ile belirdi.İşte film dünyasına açılan kapının anahtarı. Hesap etmediği bir şey var yalnız herşeye baştan başlaması , ölenleri baştan hayal etmesi gerekecek.  

 

Kendi acımasız gerçekliğine döndüğünde korkuları , endişesi ,kendisini çevreleyen zinciri,ruh daralması,zamanın ağırlığı hepsinin boyutu arttı.(çıkan hayvanın büyüklüğü ondan) . Hadi bakalım sıkıysa hayallerinin peşinden git.  

 

Öğretmen Filmi Enemy Fragmanı

 

   

 

Yani dostoyevski amcanın da dediği gibi “bilinçaltı insanın başına gelmiş en büyük şanssızlıktır”.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir